31 Ağustos 2012 Cuma

Videoton 0-0 Trabzonspor l Sessiz Sinema

Anorthosis Fagamusta, Otelul Galati ve son olarak Videoton. Bu saydıklarımız, yakın zamanda Trabzonspor'u çeşitli eleme maçları sonunda saf dışı bırakan ve bu kulvarlarda yoluna devam etme hakkı alan takımlar. Sıradan, kağıt üzerinde temsilcimiz Trabzonspor'a rakip olamayacak takımlara karşı alınan sonuçlar ise artık büyük bir ayıp. Bir olur, iki olur ama üç olmaz. Hele ülke puanına şiddetle ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, hiç olmaz. Kocaman bir 180 dakika derken, buna 30 dakika uzatma da eklendi. Maç içi uzatmalara da toplam 10 dakika desek; toplam 220 dakika boyunca, Trabzonspor Macar rakibine gol atamadı. Gol atmayı bırakın, girilen pozisyonlar bir elin parmaklarını geçmedi. Sonra penaltı şansı yanımızda değildi dersen, haliyle kimse yemez.

Öncelikle filmi başa saralım ve geçtiğimiz haftaya dönelim. İlk maçın bize gösterdiği; Şenol Güneş ve yardımcılarının Videoton'u zayıf görüp, rakibi yeterince analiz etmediği gerçeğiydi. Bunu inkar eden olursa da, kendisinin analiz yeteneğinin bu düzey için yeterli olmadığını bilmesini isterim. Rakibin savunma düzeni nasıl, hücuma hangi çerçeveyle bakıyorlar? Bu soruların cevapları bizde yoktu, normal ama Şenol Güneş ve yardımcılarında da yoktu. İşte bu hiç normal değil. Videoton teknik ekibi ise, Trabzonspor'u adeta ezberlemiş olarak sahaya çıktı. Bunu öğrencilerine de aynı şekilde yansıttı. Kanatları yardımlaşmalı savunmayla kapatma, üstüne orta sahaya tehlikeli bölgede top yaptırmama. Sonuç olarak, kilitlenen Trabzonspor.

İlk maçta ezber bozamayan, rutin oyununa devam eden temsilcimiz Macaristan'da da aynı şekildeydi. Tempo yapamayan, kanatları kullanamayan ve topu ileriye taşıyamayan Trabzonspor'un yapması gereken; ayağında topu tutup oyunu daha da yavaşlatmaya çalışan oyuncular yerine, tek top oyununu iyi oynayan isimler kullanmaktı. Bunların kenardaki örnekleri ise Colman ve Adrian'dan başkası değildi. Birisi Fenerbahçe'nin Alex sorunu gibi bir duruma kurban gitti, diğeri de kalabalık olan o rotasyonda tercih kurbanı oldu. Trabzonspor, sadece Soner Aydoğdu'nun ayağına baktı. Orta sahanın bütün topla ilgili olan işleri, Soner'e yaptırılmaya çalışıldı. Zokora yardım etmedi, istese de bu konuda edemezdi. Alanzinho da farklı tipte bir oyuncu olduğundan, takımın pas trafiği sınıfta kaldı. Bizim maç boyunca televizyondan gördüğümüz bu olay, Trabzonspor kenar yönetimi tarafından ne yazık ki görülemedi.

Oysaki ilk maçta Şenol hocanın eline bu konuda fırsatta geçmişti. Fırsat, Giray Kaçar'ın sakatlanmasıydı. Elde tek oyuncu değişikliği hakkı varken; ileri çıkmayan rakibe karşı Zokora geriye atılıp, Vittek oyuna dahil olabilirdi ama kenar yönetim Mustafa Yumlu'yu alarak, çözüme ulaşmaya çalışmayan bir değişiklik yaptı. İkinci maçta da, farklı bir şey olmadı. Trabzonspor uzatma dakikalarının son dakikalarında gol araması gereken yerde, rakip ceza sahasına yakın yerde kazandığı taç atışını geriye kadar dönüyordu ve bu da zihinlerdeki fikiri çok net bir şekilde ifade ediyordu.

Trabzonspor yönetimi transfer konusunda geç kaldı. Eksikler çok önceden beri biliniyorken, doldurulmadı ama turun mazereti yukarıda anlatmaya çalıştığımız nedenlerle birlikte bu olamaz. Eldeki kadro, eksiklerine rağmen Videoton ekibine 220 dakika sonunda gol atabilecek bir kadroydu. Kaçan turun analizi de bu doğrultuda yapılırsa, en doğru yere parmak basılmış olacaktır.

Videoton: Bozoviç, Brachi, Vinicius, Caneira, Stopira, Oliveira (77 Gyurcso), Sandor, Toth Blazs, Mitroviç, Walter Lee (102 Kovacs), Nikoliç (70 Torghelle)

Trabzonspor: Onur, Serkan, Mustafa, Bamba, Celustka, Zokora, Soner, Alanzinho (111 Sapara), Volkan Şen (60 Halil), Yasin (83 Vittek), Henrique

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder